26 Aralık 2011 Pazartesi

Ligin ilk yarısı ne zaman bitti hiçbir şey anlamadık.Birbirine girmiş haftalarda maçlar oynandı ve devre arası tatili geldi.10 günlük kısa bir aranın ardından maraton tekrar başlıyor.İlk yarı itibariyle kendi açımdan bir ilk 11 oluşturdum.Bakalım lig sonunda bu oyunculardan hangileri yine bu ilk 11'de şans bulacak.

10 Aralık 2011 Cumartesi

İlkokul 2.sınıfta başladım el clasico maçlarını izlemeye..Trt verirdi o zaman maçları.Genelde pazar akşamları olurdu.Her ufak çocuk gibi o zaman yatma vakti vardı.21.30 oldu mu güp yatağa.Uyumazdım maç saatine kadar.Gizlice giderdim televizyon odasına anahtar deliğinden bakmaya çalışırdım.Bir tıkırdı çıkarırsam hemen koşa koşa yatağa giderdim.Babam yakaladı birgün gel buraya izle ama sabah kalkamassan anlamam dedi.Çok mutlu oldum izledim ama ilk yarıyı.İkinci yarı uyumuş kalmışım.Ortaokula kadar böyleydi hep el clasico zamanları.Eğer maçın hepsini izleyemediysem sabah ilk iş teletex açıp skor öğrenmek olurdu.Çünkü okulda biri bana oynanan maçlarla ilgili soru sorar ve ben bilemessem kendimi suçlu hissederdim.Takıntı olmuştu bende bu durum herşeyi bilmem gerekiyordu.Kısa keselim el clasico bir serüvendir.Benim kendi dünyamda ise böyle bir yeri var işte.Maça kaldı 10 dakika hep bir ağızdan bağıralım haydi;FORZA MADRİD

9 Aralık 2011 Cuma







BAŞLIYORUZ!

O meşhur iddianame 8 ay takip,5 ay hazırlama süreci derken 6 günde kabul edildi.Tam da yasa meclisten ikinci defa geçmişken.Hız kesmeden iddianame televizyonlara dağıtıldı,ağzı olan olmayan atıp tutmaya başladı.Temmuz'da eve yapılan baskınların silah resimleriyle birleştirilip televizyona verilmesi gibi.Baktılar şike olayından iş çıkaramıyorlar,örgütlü suça yöneldiler o da olmassa ergenekon der geçeriz dediler.Allem ettiler kallem ettiler mahkeme sürecine taşıdılar olayı.Noterden farksız hareket eden Cumhurbaşkanı bile bu konuda kem küm etti.Elleri ayaklarına dolaştı,bütün silahlarını kullanmaya başladılar.Sporla siyaset bir arada olmaz laflarının alayı boş.Çünkü spor siyasetin bir parçasıdır.Hep böyle oldu bundan sonra da böyle olacak.Ufak bir örnek;Kenan Evren 1980'de 2.Lig'de mücadele eden Ankaragücü'nün bir üst lige çıkabilmesi için özel kanun çıkartır. Buna göre Türkiye Kupası'nı kazanan bir ekip hangi ligde olduğuna bakılmaksızın 1.Lig'e çıkartılacaktır. 1980-81 sezonunda kupayı kazanan Ankaragücü bu şekilde 1.Lig'e çıkmıştır.Herşey bir tarafa bu işin içinden kayıpla çıkacak hükümet.Fenerbahçe'nin nasıl bir güç olduğunu ya anlamadılar ya da inat yaptılar.Mücadele daha yeni başlıyor!

7 Aralık 2011 Çarşamba

Galatasaray deplasmanı..sonuç 3-1.Maçın taktiğini,tekniğini konuşan konuşsun.4-5 haftadır enerji boşalması olduğu aşikar.İlk olarak sivas maçında karşımıza çıktı bu durum.Şimdi de TT Arena'da şahit olduk.Kaybettik ama gram üzüntüm yok.En önemli oyuncularımızı kaybetmişiz,transfer ettiğimiz büyük umudumuz futbolcu oynamadan gitmiş,başkan içerde,uefa,tff...Bütün bu unsurlar karşısında lider ile aynı puanda bir Fenerbahçe.Aynı koşullarda başka bir takımı düşünün.Hatta geçen seneye gidin,Gs'nin dış etkenler olmadan sadece kadro zafiyeti nedeniyle nasıl bir durumda olduğunu hatırlayın.İlk yarıyı en iyi şekilde tamamlayarak devre arası 2-3 takviye ile yolumuz açık.İkinci devre Gs ve Bjk maçlarını içerde oynayacağımızı sayarsak takdir edilecek bir takımımız var.Herşeye rağmen ayaktayız.Hepinizin canı sağolsun..En zor günde YİNE FENERBAHÇE!

6 Aralık 2011 Salı

Yine bir derbi zamanı..İçimdeki heyecan eskiye oranla çok az.Maç saatine doğru ne olur onu bilemem.Bu durumun böyle olması temmuz ayından bu yana yaşanmış olaylar şüphesiz.O kadar yıpratılmaya çalışıldık ki artık bu derbi devede kulak kalıyor.Benim için sıradan bir lig maçından farksız bu derbi.Çünkü 1 ay sonra ligin iptali ile karşı karşı kalmamız mümkün!Hergün farklı bir ses çıkıyor,farklı iddialar ortaya atılıyor.Herşeyde olduğu gibi yine çıkış noktası Fenerbahçe.Sıkıntının kaynağı Fenerbahçe olarak gösteriliyor ama bununla birlikte derbide Fenerbahçe üstünden iyi futbol iyi maç yorumları yapılarak futbolun nefes alma çabaları sürüyor.Bilen,bilmeyen,gören,görmeyen Fenerbahçe demenin ne olduğunu anladı artık.Yıllardır arasında "çıt" bile çıkmayan hükümette sırf  Fenerbahçe yüzünden çatlak seslerin yüksemesi bu gücün büyüklüğünü ortaya seriyor.

http://thisismyfield.blogspot.com/

31 Ekim 2011 Pazartesi

Artık tamamen kabuğunu kırmış ve futboluna konsantre olmuş bir futbolcu var karşımızda.Aykut Hoca ve Caner'in çalışma azmine sonsuz teşekkürler.Allah ayağını yan bastırmasın Caner Erkin.

27 Ekim 2011 Perşembe

Girdik inönüye, savaştık sonuna kadar alnımız akıyla çıktık.Resim herşeyi açıklıyor.Bjk-Fb:2-2

26 Ekim 2011 Çarşamba

Bobby Fischer Against The World

Geçenlerde duydum bu belgesel filmi ve aldım izledim.Tek kelimeyle harika.Bir daha aşık oldum o 64 kareye,o taşların ahenkli dansına.Son olarak eğildim babamız Fischer'in önünde.Fischer'ın dediği gibi "Sadece satranç oynamak istiyorum o kadar"! Bu belgeseli kesinlikle alın bulun izleyin.Aramızdan 3 yıl önce ayrıldı Fischer ama benin tek idolüm olarak hep kalacak.




24 Ekim 2011 Pazartesi

Dün gece oynanan Fenerbahçe-Samsunspor maçı öncesi şehitlerimizi andık.Buyrun izleyin ve 4.19 dan sonra bütün Kadıköy'de salavat getirilişi dinleyin.Tüylerimiz diken diken oldu.


http://thisismyfield.blogspot.com/

??

Bir sabah uyanıyorsun.Daha gözünü ovuşturup ayılmaya çalışırken televizyonun alt yazısını görüyorsun.26 şehit! Olduğun yerde kalıyorsun.Mışıl mışıl uyurken sen, silah sesleriyle inleyen bir gece geçirmiş yaşıtların.Ne olduğunu bilemeden ölmüşler.Gün içinde yorumlara bakıyoruz ve ülkenin başındaki insanın kendini savunmaya yönelik konuşmasını dinliyoruz.İşte o zaman canı çok daha acıyor insan.Tüm halk birlik oluyor tepki gösteriyor ardından sınır ötesi operasyon geyikleri,pkk kampları bbg evi muhabbeti filan.Şekilciliği çok seviyoruz.Şehitlerimiz için tepki gösteren(olumlu olumsuz) insanları reklam yapmayada bayılırız.Ölümün üstünden bile rant sağlarız.Doğu kesiminide çok sevmeyiz.Diyarbakır,Hakkari,Van dediğin an yüzündeki mimik değişir bu ülkenin %70'inin.Bu ülke bölünmez diye bağırır herkes ama kafasında bölünmüştür o ülke aslında.Büyük yıkım yaratan bu haberlerin üstüne pazar günü deprem gerçeği ile karşılaştık.7.2 ile sallandı Van.Bağırmalar,haykırmalar yardım isteyenler.Kağıt gibi yırtılan evler gördük yine tıpkı 1999 gibi.12 yıl önce yaşadığımız trajedi tekrar bizlerle.Başı ve sonu belli olan bir film bu ülke.Tarihler değişir,yer değişir ama olaylar ve yaşanması aynı.Hemen seferber oluruz, yardım yaparız çadırlar kurarız ama 4-5 ay içinde hepsi unutulur ve hiç depremi yaşamayan bir ülke gibi devam ederiz hayata.Depremin Van'da olmasını "ilahi adalet" olarak yorumlayan insanlarla aynı ülkede olmak büyük utanç.Bu deprem biz milat olsun artık akıllanalım diyeceğim ama kendimde inanmıyorum.Bu devran böyle gider.Ne zaman son dakika ülkesi olmaktan kurtuluruz o zaman birşeyler değişir!Beterin beteri var demişler.Daha kötü olaylar yaşamamak dileğiyle.

19 Ekim 2011 Çarşamba

11 Ekim 2011 Salı

TOTEM

Totem:Bireyin ya da bir grubun eski çağlarda boy göstermeye başladığı kendini koruduğuna inanılan; mistik, büyüsel duygularla bağlı bulunduğu hayvan, eşya, herhangi bir madde ve görülmeyene duyulan inanç.(vikisözlük).Yapsan bir türlü yapmasan bir türlü.Maçlarda insanları şekilden şekile sokan bazen "bu adam deli ya" diyerek yanınızdan herkesin kaçısmasına neden olan hastalık-inanç karışımı refleks olarak tanımladığım bir olgu totem.İlkokul 3.sınıfta başladı bende bu durum.Yıllar geçtikçe artarak devam ediyor.Pozisyonlar esnasında halıyı düzeltmek,mermerlerin çizgilerine ayak basmamak,ışıkları kapatmak,saat düzeltmek ve bazen maç süresi boyunca uyumak farklı şeylerle ilgilenmek..vb..Benim toteme bağlanmamı sağlayan maç dün gibi aklımda.Tarih 19 Kasım 2003. 2004 Avrupa Şampiyonası için baraj maçını Letonya ile oynuyoruz.Bütün maç boyunca terlik düzeltme totemi yaptım ve maçı 2-0'a getirdik.Sonra içimde huzursuzluk olmasına rağmen totemi bıraktım ve maç 2-2 ye geldi..Hele ki o Maris Verpakovskis'in attığı gol yok mu? Orda delirmiştim ve toteme devam etmediğim için milli takımın elenmesini kendi suçum ilan ettim.Tahmin ediyorum her futbol severin yaptığı totemler ve bir kaç anısı mevcuttur.Tavsiyem;"Toteme inanın, futbolsuz kalmayın!"

27 Eylül 2011 Salı

  Dünyada  bir çok insanın etkisi  altında olduğu ve benimde orta okulda kapıldığım bir akımdır  menajerlik dünyası.Önce kuşkuyla bakılır bu oyuna çünkü oyun dediğin görselliktir aslında.Ancak  birkaç maç yaparsan "geçmiş olsun birader sende bizdensin artık" diyerek gülümser oyun içinden sana.
  İnternet cafelerde takılırken başladı bende bu hastalık sonra günde 10-12 saat oynadığım zamanlar oldu.7-8 arkadaş birleşerek aynı ligde yaptığımız maçlar muazzam bir keyifti.Başka boyutta dolaşıyorduk sanki.Ama bir yandanda okul derdi vardı.Notlarım düşmüştü.Şimdi keşke çalışsaydım,o kadar oynamasaydım diyor musun?diye sorarsanız,size cevabım "Hayır keşke daha fazla oynasaydım ."olacaktır.Bu tutku ölünceye kadar asla bitmeyen birşey..En etkileyici seri ise CM 03-04  olmuştur bizim dönemde.Oyuncu  profilleri,filtrelemedeki seçicilik ve oyundaki transfer hareketliliği,mükemmel bir akıcılık sağlamaktaydı.Todorov.Tsigalko,Celsinho,Roncatto ve daha neler...Bunları unutmak mümkün değil.Oyunda sözleşme imzalarken ingilizce bir kelime öğrenmiştim.Bu kelime sayesinde ingilizce sınavını sınırdan geçtiğimi hatırlıyorum.Üniversite son sınıfı okumama rağmen oynamaya devam ediyorum ve bu hastalıktan son derece memnunum..İyi ki varsın menajerlik dünyası!!


Buyrun Todorov'un golleri..iyi seyirler:!



27 Mayıs 2011 Cuma

                                                                             Kupa ellerimizde,Şampiyon Fenerbahçe

24 Nisan 2011 Pazar

Bir Maç Anatomisi (öyle böyle değil:)

Hava güneşli ama rüzgar sıcaklığı düşürüyor.Stada giderken hissiyatımız güzel,tamamen motiveyiz..Yaklaşık 3 saat önce kapalıda yerimizi aldık..İzmir Atatürk Stadı giriş-çıkış düzeni ve organizasyon açısından İzmir'e yakışmayan bir stad olduğunu açıkça gösteriyordu.Güneş yavaş yavaş batmaya başladı ve maç saati geldi.Başlama vuruşuyla tahminimiz doğrultusunda rakip yarı sahada oyun kurmaya başladık,ardından beklemediğimiz bir anda top kalemize girdi.Moral bozmayalım derken tam önümüzde Emre inanılmaz vurdu ve maça eşitlik geldi.İçimiz tam rahatlamıştı ki sezonun ilk yarısındaki Fenerbahçe sahaya girdi birden.Herkes ruhsuz ve şuursuzca oynamaya başladı ve ikinci golü yedik böylece ilk yarı bitti.Stadda tam bir şok vardı.Ne tezahurat edecek gücümüz ne de diyecek sözümüz vardı.Herşeye rağmen ikinci yarıya umutla başladık ama dakikalar 50'yi gösterdiğinde 3.gol ağlarımızdaydı.Ayaklarımın bağı çözüldü, stadda çıt çıkmıyordu.Bu arada Caner-Stoch değişikliği geldi ve yavaş yavaş kıvılcım çakmaya başladı.İlk önce penaltıyı ardından kafayla yopu ağlara gönderdi "Büyük Kaptan"Bir andan herkes ayağa kalktı..Maç 3-3 olmuştu.Aykut hoca risk alarak Christian-Guiza değişikliği yaptı.En son golünü geçen sezonun son maçında atan ve taraftara alay konusu olan Guiza, topla ilk buluşmasında topu ağlara gönderdiğinde kendimi alt tribünde buldum.İnanılmaz,muazzam bir olaydı.50.dk'da 3-1 mağlupken maçı 3-4 yapmıştık.Rüya olup olmadığını tekrar tekrar sordum kendime..Son 10 dk'ya önde girmiştik ve son dakikalarda bu senenin kader adamlarından Andre Santos'un füzesi geldi ve 3-5 oldu..Bu golle stad kendinden geçti ve tarihte eşine az rastlanan bir maça şahitlik etmiş oldum..Bunun için ne kadar şükür etsem azdır..Teşekkürler Fenerbahçem!!

22 Nisan 2011 Cuma

İçimde bir Rubinstein!!





Bu yıl 26.'sı düzenlenen Ege üniversitesi Bahar Kupası bugün sonuçlandı.9 tur üzerinden toplam 74 sporcunun katıldığı turnuva 45+30sn ekelmeli tempo ile oynandı.Buraya kadar yazmış oldukarım işin resmi boyutu.Benim için oldukça zorlu bir haftaydı.
Öncelikle vize sınavlarımın olması turnuvayı benim için zorlaştırdı.Sınava yetişmem için düşünmeden oynadığım maçlar oldu.Hatta 4.turda sınava yetişebilmek için bir fil ve ağır konum üstünlüğüm olmasına rağman beraberlik teklif etmek zorunda kaldım ve beş dakika kala sınava yetiştim.Son gün hariç 2 tur olan maçlardan dolayı odaklanamadığım bir turnuvayı 9 maçta 6 galibiyet 2 yenilgi ve 1 beraberlik ile tamamladım.Rüya gibi maçlar oynadım.İçimde benden başkasının ruhu olduğuna şüphe etmedim desem yalan olur.Çünkü elo* ve  ukd* derecesi 1700-1900 arası olan oyunculara karşı hızlı bir şekilde oynayarak kazanmak insanı ister istemez hayrete düşürüyor. Final sıralamasında 4.ile eş puan yaparak averajla 8.oldum.
Bu turnuva benim için bir dönüm noktası diyebilirim.Tabii ki bunu ilerleyen zamanlarda daha iyi göreceğiz.Şimdi sizi turnuvada oynadığım güzelmaçlardan biriyle başbaşa bırakıyorum.

ukd:Ulusal kuvvet derecesi  elo:Uluslararası kuvvet derecesi

                  Bavyer Aksoy(ukd:1598 elo:1597)-Fatih Saatcı (ukd:1606)

            1.d4-d5
            2.c4-e5
            3.dxe5-d4
            4.Af3-Ac6
            5.Ff4-Fb4+
            6.Abd2-Fg4
            7.a3-Fxd2
            8.Axd2-Ve7
            9.h3-Fh5
           10.Vb3-0-0-0
           11.Af3-Fxf3
           12.Vxf3-d3
           13.Vg4-Şb8
           14.Vxg7-Ad4
           15.0-0-0-dxe2
           16.Ke1-Vc5
           17.Vxh8-Ab3
           18.Şb1-Kd1
           19.Şa2-Ac1
           20.Fxc1-Vxc4              
           21.Şb1-Vxc1
           22.Şa2-Vc4 (0-1)
ukd:Ulusal kuvvet derecesi  elo:Uluslararası kuvvet derecesi 
                                               

16 Nisan 2011 Cumartesi

Bir Kader Adamı...Andre Dos Santos

 Fenerbahçe için hayal kırıklığıyla geçmişti sezonun ilk yarısı.Devre arası kampında maksimum verim alınabilmesi için yöneticisinden,teknik heyetine kadar herkes odaklanmıştı.Ancak özellikle Andre Santos'un Aykut Kocaman için söylediği sözler ortamı iyice germişti.Takımdan kesin ayrılacak diye görülen Santos'un eleştirilerine tepki vermeden kendi üslup ve tavrıyla hareket eden Aykut Kocaman,"bir oyuncu nasıl kazanılır"dersinin ilk aşamlarını gösteriyordu bize.Caner'in sol bekte göstermiş olduğu istekli ancak verimsiz form grafiğinden sonra,Santos'u o bölgeye yerleştiren Aykut Kocaman hem takımın verimini arttırmış,hem de kaliteli olan bir oyunucun özgüvenini kazanmasını sağlamıştı.Birbirinde zorlu maçlar,geriden gelinen derbilerden sonra nefes kesen bir Gaziantep maçı izledik bu akşam.Topuyla tüfeğiyle Fenerbahçe'ye puan kaybettirmeye çalışan bir takım.Hepsinin üstüne hakem ve şansızlık eklenince,geçmişte yaşanan travmalar akla gelmiyor değil.Özellikle rakibin yarı sahasına yıkılan bir oyunda kaçan goller ve taraftarın aciliyeti..Maç gidiyor demişken 90+4'de Stoch'un şutunda direkten dönen top (adeta gol olmak istemiyorum diyen) ve Santos'un dönen topu gole çevirmesi ardından çığlıklarımız!!
 Gitti denilen bir maçı,gitti denilen bir adamın çevirmesi,herşeyi açıklamaya yetiyor herhalde..

9 Mart 2011 Çarşamba

   Başladı yine senaryolar,kaleci alıp satmalar,hakemlere forma giydirmeler,istifaya davet etmeler,seviye düşürmeler,çirkefleşmeler,dürüstlük ayağı yapıp"biz saha dışında da oynamaya hazırız bundan sonra"demeler,enselerinde nefesimizi hissettiklerinden beri böyle bunlar..
  Ama önceden böylemiydi..Puan farkı çoktu,Trabzon zaten şampiyondu..Uydurma penaltılarla kazanılan maçlardan sonra herkes memnundu..İkinci devre başladı,Kadıköyde ilk tokat atıldı.Ateş bacayı sardı.Her hafta bir öncekinden daha stres dolu oldu ve en sonunda "takke düştü kel göründü".İstediğiniz karmaşayı yaratın,her türlü çirkefliği yapın,isterseniz hepiniz birleşip tek takım olun bizle oynayın.Yıllardır uğraştığınız takımın kim olduğunu anlayın..Anlamayanlarında ne olduğuna puan tablosundan bir bakın.Geçen sene 17 takımın birlikte kutladığı bir şampiyonluk sevinci görmüştük..Bu sene inşallah 17 ağlayan 1 tane gülen olacak.!! Biz içimize attık çoğu şeyi ve halen atıyoruz.Sarıldık formamıza,öptük armamızı, tek yumruk olduk geliyoruz....

İslam Çupi der ki:"Şampiyon olmak mümkün,Fenerbahçe olmak imkansız!

http://thisismyfield.blogspot.com/

26 Şubat 2011 Cumartesi

Sonsuzluk!!

 Rüzgar..Usulca sokulur yanına,ilk yüzünde hissedersin ardından saçların dağılır ve kafan mayhoş olur ferahlarsın.Hele birde yaz günü bir koya demirlemişsen tekneni,günbatımından sonra çok yumuşak dokunur sana,tüy gibi gelir dağlardan süzülerek.
 Deniz..ölmek istediğim ve uğruna öleceğim yer.Birkez bile olsa denize açılmışsanız ne demek istediğimi az çok kavrayabilirsiniz.Deniz sonsuzluktur,tutkudur!
 Deniz ve rüzgar ise birbirini tamamlayan olgulardır.Biri olmadan diğeri olmaz.Limandan çıkarsınız yavaş yavaş.İlk burnu döndüğünüzde nasıl bir havanın sizi beklediğini görürsünüz.Ardından yelkeninizi basarsınız ve serüven başlar.Çok sert havalara denk gelebilirsiniz.Çıktığınıza pişman olduğunuz anlar olur hatta karaya ayak basmak içinde dua edeceğiniz olaylarla karşı karşıya kalabilirsiniz.Ama herşeyden sonra karaya döndüğünüzde,hemen denize dönmek için fırsat kollayacaksınız."Ya seninle ya sensiz" durumunu bu kadar net açıklayan başka bir şey olamaz herhalde.
 Deniz,yeri geldiğinde çoşku,yeri geldiğinde dinginlik,kimsenin ummadığı anda kendini hatırlatmaktır.Bir anda herşeyi yıkıp,sonra hiç birşey olmamış gibi devam etmektir.Hayattır deniz ve rüzgar,kelimelerin yetmediği ve ancak denize çıkıp, rüzgarla gelen deniz kokusunu hisseden ve deniz tuzunu tatmış bir insanın anlayabileceği mükemmel bir duruştur.!!

http://thisismyfield.blogspot.com/

24 Şubat 2011 Perşembe

Saygı duyulur!

  Raşit Nezhmetdinov..Bugün duydum bu ismi.Kim olduğunu okudukça böyle bir ismi nasıl tanımam diye kendimi suçladım,sorguladım.R.Nezhmetdinov Sovyet döneminde yetişmiş bir satranç oyuncusu.Oldukça fakir bir ailenin çocuğu ve satranç ile tesadüfen bir tanışma gerçekleştirmiş.Etrafta bulduğu satranç dergileriyle kendini geliştirmiş.Fazlasıyla hücum oynayan bir oyuncu.Bütün normları tamamladığı halde GM(Grandmaster-Büyük usta) olmayı reddetmiş bir insan.Muhteşem bir kombinezon çözme yeteneği bulunan Nezhmetdinov hakkında Botvinnik şöyle söylüyor;"Hiç kimse R.Nezhmetdinov gibi  kombinasyonları bu kadar etkili çözemez".Kazanlı olan R.Nezhmetdinov aynı zamanda halk kahramanı ilan edilmiş ve heykeli dikilmiş.
  Sadece kendisi için oynayan,herhangi bir ünvan kaygısı olmayan bu insan bence fazlasıyla saygıyı hak ediyor.Dönemin en gözde oyuncularındanTal'a karşıda üstünlüğü bulunan Nezhmetdinov'u rahmetle anıyorum.Soylu bir duruş ve asalet simgesi olarak aklımda her zaman kalacak bir örnek....

R.Nezhmetdinov'un en iyi maçları için buraya bakabilirsiniz http://www.chessgames.com/perl/chesscollection?cid=1012972

http://thisismyfield.blogspot.com/

20 Şubat 2011 Pazar

..Comandante..

   Alex De Souza....Böyle bir oyuncuyu izlemek,bu dönemi yaşıyor olmak her yönüyle muhteşem bir duygu.Futbolun akıl oyunu olduğunu yüzlerce kez bize hatırlatan yaşı ilerdikçe izleyenleri daha da şaşırtan performanslara imza atan mükemmel bir futbolcu,sporcu.. Demeçleriyle, saha içi ve saha dışındaki davranışlarıyla tam bir KAPTAN!!
  Tek dokunuş,tek dönüş,tek pas..Alex'i hiç izlemediyseniz,kesinlikle futbolun görselliği açısından birşeyler kaçırmışsınız diyebilirim.Kafa,sağ ayak,sol ayak,topuk ..Her türlü golü ve asisti olan bu insanı izleme şansım olduğu için ne kadar şükretsem az.Bugünkü derbide adeta  "Beni unutan  varsa hatırlatayım ben Alex De Souza" diye haykırdı..!!Son söz olarak söylüyorum..İlk oğlumun ismi Alex De Souza olacak inşallah..O kadar!!


http://thisismyfield.blogspot.com/

19 Şubat 2011 Cumartesi

O an!!

  Bugün satranç turnuvasında oynadığım maç beni benden aldı adeta."Gitti-geldi ,gitti-geldi" resmen.Sakin bir açılışla başlayıp aniden kombinezonların belirdiği,piyon sürüşlerinin hesaplanması açısından büyük sıkıntı yaratan bir oyun ortası ve ""öldürücü hamleyi ben yaptım artık bu maç benim" duygusuna her iki oyuncununda bir kaç kere kapıldığı harika oyun sonu.
  Maç esnasında hiç olmadığı kadar konuşursunuz kendi kendinize.Hayal kırıklıklarınız,ani sevinçleriniz içinizde yaşanır hep.Dışarıya bir duygu belirtisi vermek oyun etiği açısından hoş karşılanacak bir durum değildir.Bende bu maçımda oyun ortasına kadar son derece güvenli bir şekilde hamlelerimi yaparken oyun sonuna doğru istemediğim bir konumda buldum kendimi..Hatta oyun sonunun bir kısmında gardım iyice düştü ve rakibim herhangi bir tepki vermesede gözlerindeki "kazandım" kelimesini görebiliyordum.İçimden dedim ki;"Her zaman bir çıkış yolu vardır".Tek bir şah hamlesi şansım vardı ve o hamle benim için dönmez denilen maça tutunmamı hatta oyunu kazanmamı sağlayan hamle oldu.Tıpkı hayat gibi satranç,aniden zirvede yada ummadığımız bir anda yerde olabiliriz.Ama pes etmek yok!
             Merak edenler için maçımın notasyonu aşağıdadır:
Umut ıraker-Fatih Saatcı           İzmir İlkhaftasonu turnuvası(Minetullah Haydaroğlu anısına)

1.e4-e5           16.Axe3-Vxd3      31.Şf2-Şd6        46.a8-V-Axa8
2.Af3-Ac6     17.Kd1-Vg6         32.Ae4-Şd5       47.Axa8-b4
3.Fc4-Fc5      18.0-0-Kad8         33.Ac5-e4         48. Ab6-Şd3!
4.c3-d6          19.Ah4-Ve4          34.Axb7-exf3    49.Ad7-e4
5.h3-Af6        20.Aef5-Kd1        35.Şxf3-e5        50.Şf4-Şd4
6.Ag5-0-0      21.Kxd1-Kd8       36.Ac5-Şc4       51.Ae5-b3 terk
7.b4-Fb6        22.Ae7-Şf8           37.Axa6-Şxc3          0-1   
8.d3-h6          23.Ac6-Kxd1        38.b5-Şd2                 
9.Af3-Fe6      24.Vxd1-Vxc6       39.Ac5-Şc3
10.Vb3-d5      25.Vd8-Ae8         40.a5-Şb4
11.exd5-Fxd5  26.Af5-Vf6         41.b6-cxb6
12.a4-a6          27.Vc8-Ve6         42.a6-Ad5
13.Fe3-Ke8     28.Vxe6-fxe6      43.Ae6-b5
14.Abd2-Fxc4  29.Ag3-Af6       44. a7-Ab6
15.Axc4-Fxe3  30.f3-Şe7           45.Ac7-Şc4

http://thisismyfield.blogspot.com/

17 Şubat 2011 Perşembe

First Step..!

  Ufaktım.."Webster buraya gel,ayy bu çocuk aynı webster yaa"..sözleri her zaman beni şaşırtırdı..İçimden "bu webster ne ya? Ama  herhalde iyi birşeydir" diyerek bu yaşıma geldim.Geçen ay aklıma geldi tekrardan bu olay..Oturdum araştırdım...
  Webster 1978 ve1986 yılları arasında "Diff'rent Strokes " adlı dizinin karekterlerinden bir tanesi.Orjinal ismi Gary Coleman..Amerikalı bir aktör.Çocukluğunda geçirdiği bir böbrek hastalığı sonrası büyüyemeyen ve ilerleyen yaşına rağmen bir çocuk gibi görünümünde kalmış bir insan.Gary Coleman bu dizide 4 yaşında zeki bir çocuğu canlandırıyormuş..Geçen yılın mayıs ayında evinde düşerek hayatını kaybetmiş..Henüz 42 yaşındaymış.
  Bende blogumun ismini, bende anısı olan böyle biriyle özdeşleştirmek istedim...Rahat uyu Gary Coleman(webster)..
http://thisismyfield.blogspot.com/